Peki, nedir bu toksik? Kelime, İngilizce ’deki “toxic”den gelir. Aslında özünde de tüm kimyasal atıklar, nükleer faaliyetler ve organizmanın DNA’sına zarar verebilecek tüm mikroskobik varlıkları kasteder.  Hepimiz mutlaka karşılaşmışızdır. Bazı yerlerde bir kuru kafa sembolü ve hemen yanında yöresinde “Hayati Tehlike, Ölüm Tehlikesi…” gibi ibareler yer alan uyarı levhalarına. İşte bu toksik bir tehlike uyarısıdır. Gelelim popüler kültürdeki yerine. Aslında sözcüğün değişmeceli anlamıyla kullanımı, ülkemizin en başarılı senarist ve oyuncularından olan değerli Gülse Birsel’in son yapımında konunun işlenişiyle birlikte olmuştur. Filmde kadın karakter, kocasının davranışlarının aşırı toksik olduğunu, dolayısıyla ondan iğrendiğini söylemiş ve artık kendisine buradan bir zarar gelebileceği çıkarımında bulunarak karşıt tepki oluşturmuştur. Aslında günlük hayatta çoğumuz tıpkı buradaki gibi “toksik insanlar”la mutlaka ama mutlaka karşılaşıyoruz. İlişkiler o kadar yapay, o kadar fabrikasyon, o kadar itici olabiliyor ki insanın tüm hücrelerine sirayet ederek onu tıpkı o kuru kafalı “Dikkat Ölüm Tehlikesi” gibi uyarıyor. Keşke hayatın içinde de bu insanlarla karşılaşmadan önce “Dikkat Toksik Tehlikesi” ibaresi yer alsa. Gündelik hayatta işte tam da bu noktada toksik insan modelleri çıkıyor karşımıza. Aslında bu sözden esinlenerek oluşturulmuş bir mecazlamadır bu. İnsan toplumsal bir varlıktır. Dolayısıyla tarihsel süreç içerisinde insan hep yek olabilmiş bir tür değil, bir grup, bir kavim, bir kabile olarak varlık sahasında yer almıştır. Buradaki grup üyelerinde herkes aynı karakterde değildir. Herkes tek tip bir düşünsel temelde buluşamamıştır. Sabah uyandığımız andan ve yeniden o yatakla buluşana kadar geçen sürede çeşit çeşit insan modelleriyle karşılaşırız. Burada davranışlarıyla ya da tabiri caizse sergilediği davranış bozukluklarıyla, konuştuğu sözler ve söylemleriyle motivasyon düzeyimizi al aşağı edebilecek insan türleri ile karşılaşırız.  Bunlar tıpkı zehirli bir maddenin organizmamızdaki sistemlere ve bu sistemlerdeki hücrelerimize sıçrayıp da vücudumuzda tepkimeye girerek ve “toksik etki” yaratan hidrojen peroksit gibi madde benzeri insanlardır. Sosyolojik olarak bu “toksik” insanlardan kaçışımız ne yazık ki olanaksızdır. Hayatın içerisinde mutlaka ama mutlaka bir yerlerde denk gelebiliyoruz bu zararlı tiplere. Fakat olabildiğince kaçınmak, korunmak, daha az tepkimeye girmek elimizdedir. Çevremizde görünmeyen bir koruma kalkanı oluşturup toksik insanlardan da toksik ilişkilerden de en alt seviyede etkilenmek sahip olduğumuz donanım, bilgi ve birikimle mümkün olabilecektir. Kişi ne kadar savunmasız ise o kadar toksik etkiye maruz kalacaktır. Bu insanlara olabildiğince fırsat vermemek, bilinç düzeyini aktifleştirme ile olur. Hayatın içerisinde birey ne kadar güçlü olursa toksik bir insanın yaratacağı etki de o düzeyde bir geri yansıma yaparak yine kendisini bulacaktır. Hepimiz için bol bol toksiksiz günler ve toksik olmayan davranışlara sahip insanlarla karşılaşma diliyorum.