Milletin birliği, Türk milli Devleti'nin bekası, vatanın bütünlüğü, kamucu millî ekonomi ile mümkündür.
ABD emperyalizmi, bu nedenle günümüzde de kendisine direnen Atatürkçüler ve devrimciler olmak üzere bütün milli kişi ve güçleri her zaman hedef tahtasına koyar.
Bunlar arasında da bölünme ve çatışma çıkarmaya, kendisine karşı direnecek cepheyi ve güçleri dağıtmaya çalışır.
ABD son 7 yıldan bu yana ülkemizde Atatürkçülerin, milliyetçilerin yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN'la da karşı karşıya gelmiştir.
BIDEN, ABD başkan adayı iken Aralık 2019 yılında Türkiye üzerine yaptığı bir açıklamada The Newyork Thimes Gazetesinde’de de yayımlandığı gibi ve başkan olduktan sonra da bu açıklamayı tekrar ederek "CHP ve İYİ Parti üst yönetimi ve bazı muhafazakârları birleştirerek ERDOĞAN'ı DEVİRECEKLERİ”ni ifade etmiş, bu seçimde de özellikle dijital ve sosyal medya ortamlarında Ankara ve İstanbul'da ekipler kurarak ERDOĞAN karşısında KILIÇDAROĞLU'na açık destek vermiştir.
Bugün açıkça görüldüğü gibi emperyalist ABD, ERDOĞAN’ı ne olursa olsun devirmek istemektedir.
NEDEN?
Recep Tayyip ERDOĞAN, bugün ülkemizde tekerine çomak soktuğu için ABD'nin en çok düşmanlık ve nefret körüklediği kişilerin başında gelmektedir. Çünkü yalpalamaları olsa da ERDOĞAN, ABD'ye teslim olmayı değil zaman zaman zaaf gösterse de direnmeyi seçmiş, PKK'nin ve FETÖ'nün tepesine binmiştir.
En önemlisi de 15 Temmuz darbe girişiminin bastırılması sonrasında Suriye'nin kuzeyinde ABD desteğiyle PKK/PYD tarafından açılan koridoru üç harekât yaparak bölmüş, Akdeniz'e ulaşma ve sözde bağımsız bir Büyük Kürdistan kurma projesini baltalamıştır.
Bu balkımdan Recep Tayyip ERDOĞAN'ı cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 2. turunda ABD'nin tamamen dümen suyuna girmiş, aleti olmuş bir KILIÇDAROĞLU'ndan ayrı tutuyoruz.
Özellikle Yunanistan, Girit, GKRY ve Suriye’nin kuzeyinden ülkemizin kuşatıldığı bir dönemde Devrimcilerin, Atatürkçülerin, vatanseverlerin en önemli ölçütü ve hedefi, vatan savunmasında ve söz konusu bu kuşatmayı bertaraf etme mücadelesinde emperyalizme ve yandaşlarına karşı hangi sınıftan, hangi görüşten olursa olsun, aynı Mustafa Kemal Paşa'nın 19 Mayıs 1919'daki bağımsızlık savaşında uyguladığı iç cepheyi sağlam tutmak ve genişletmek stratejisine uygun olarak Türk Milleti'nin en geniş birliğini sağlayıp kararlı bir tutum almaktır.
Seçimin sona erdiği günden itibaren 29 Mayıs 2023 sonrasındaki zorlu süreçte içinde bulunduğumuz zorlukları aşmak için önümüzde duran “Güçlü Devlet Üreten Millet” hedefine ilerleme stratejisinin bağımsızlık, vatan bütünlüğü, üretim ekonomisi, çağdaşlaşma ve millî devrimci kültür siyasetleri izlenmesi zorunludur!
Böylece Atatürkçüler, vatanseverler, devrimciler, milliyetçiler vb, ülke bağımsızlığının teminatı olan en geniş tabanlı Üreticilerin Milli Hükümeti hedefine ulaşmak için sağlanan milli birliği seferber edecekler ve köklerimizin de içinde bulunduğu yükselen Yeni Asya Uygarlığının öncü konumlarına ilerleyeceklerdir.