Söz konusu Fenerbahçe olunca aktüel hatta magazine uzanan yanı öne çıksa da, sorunun Saraçoğlu boyutu çok daha önemli ve ülkenin bir dönemine damgasını vuran, travma olarak tanımlanacak acıların yaşandığı, ülke ekonomisinde ağır izler bırakan, üzerinde ne kadar durulsa da hep eksik yanları kalacak bir ‘derin vaka’ dan söz etmek mümkün…
Saraçoğlu ile tarihe geçen ve isminin yıllar sonra Stadyumdan silinmesine etkisi tartışılmaz Varlık Vergisi uygulamasından söz ediyorum…
Cumhuriyetin ilanı ardından değişik bakanlıklarda yer alan Saraçoğlu Temmuz 1942’ de Başbakan olarak görev alır ve sıkışan Hazineye kaynak yaratmak amacıyla ‘Varlık Vergisi’ adlı projenin hayata geçirilmesi için düğmeye basar…
Saraçoğlu o günlerde çıkarılacak Varlık Vergisi kanununun amacını da şöyle anlatacaktır:
“Bize ekonomik bağımsızlığımızı kazandıracak bir fırsat karşısındayız. Piyasamıza egemen olan yabancıları böylece ortadan kaldırarak, Türk piyasasını Türklerin eline vereceğiz.”
Kanun tasarısı daha Meclise sevk edilmeden önce Başbakanlık koltuğuna oturduğu andan itibaren Saraçoğlu uygulamayı kafasında şekillendirmişti.
Örneğin Ağustos 1942’de defterdarlıklara gönderilen talimatla “Müslümanlar, gayrimüslimler, dönmeler ve yabancılar” olmak üzere dört grupta toplanacak zenginlerin mal varlıklarının tespiti istenmişti.
Böylece verginin etnik ve dinî kimliklere göre alınacağı o dönemden belli oldu. Zaten kanunun çıkmasından önceki yaz aylarında tüm gazetelerde hırsızlığın, karaborsacılığın arttığı haberleri yayınlanıyor, “karaborsacı Yahudi” tiplemesi haber ve karikatürlerde işleniyor, köşe yazarları her türlü kötülüğü azınlıklara yüklüyordu…
Örneğin dönemin keskin kalemlerinden A. Emin Yalman “azınlık tüccarlarının vatan sevgisinin olmadığını, vatanın çıkarlarını korumadığını “ iddiasını dillendirecekti…
5 Ağustos 1942’ de TBMM’ de hükümet programını okuyan Saraçoğlu yeni dönemin çerçevesini şöyle çiziyordu:
“biz Türk’üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar bir vicdan ve kültür meselesidir. Biz azalan veya azaltan Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz. Ve her vakit bu istikamette çalışacağız"
Kamuoyu hazır hale getirilince Saraçoğlu 11 Kasım 1942’ de Saraçoğlu Mecliste düzenlediği basın toplantısıyla uygulamayı anlattı, 12 Kasım günü de Varlık Vergisi kanunu Resmi Gazete’ de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Saraçoğlu, alıp başını giden fiyatlardan dert yanıyor, pahalılığı dizginlemenin tek yolunun tedavüle sürülen mebzul miktarda paranın geri çekilmesi olduğunu anlatırken yöntemi şöyle tanımlıyordu:
“Fiyat artışını önlemek için tek yol, tedavüle çıkan paranın bir kısmını geri çekmekten ibarettir.
Geri alış harp yıllarında çok para kazanmış olanlardan geri alınmasıdır. Bunun için bir defaya mahsus olmak üzere büyük tetkiklerle hazırlanmış olan Varlık Vergisi layihasıdır.
Harp yıllarında en yüksek parayı tüccarlar kazandığı için en büyük yükü de onlara taşıtacağız”
İyi de en çok parayı kazanana en büyük yük taşıtılacaksa, alınacak verginin kimlerden hangi miktarda toplanacağı nasıl belirlenecekti?
Ona da açıklık getiriyordu Saraçoğlu;
“Verginin şahıslara göre miktarını ve kimlerden alınacağına her ilde oluşturulacak altışar kişilik komisyonlar karar verecek, komisyon kararlarına hiçbir şekilde itiraz edilemeyecek ve komisyonlarca ilan edilen listeler kati olacaktı”
Varlık Vergisi Mersin ayağında yapılan hazırlıklar komisyonun kimlerden oluştuğu sonraki makale konusu olsun…