SİTESOL1
SİTESAĞ1
Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Züccaciye Dükkanındaki Fil

"Suratına yumruğu yiyene kadar, herkesin bir planı vardır" Mike Tyson    Trump dünyaya öyle bir daldı ki insanların züccaciye dükkânındaki fil metaforu hortladı. Tüm bildik kurallar, teamüller devre dışı. En son gelen habere göre ABD, Birleşmiş Milletler'den ayrılmak istiyormuş. 'Yok daha neler' dediğinizi duyar gibiyim. Bundan böyle dünyada şaşılacak hiçbir şey kalmamıştır. Her şeye hazırlıklı olmak gerekiyor.   Ülkeleri bir telaş sardı ki sormayın! Diplomatik trafik olağanüstü arttı. Her ülke bir başkasına ulaşmaya çalışıyor. Yeni işbirlikleri, müttefiklikler yoklanıyor. Mevcut kurumların daha ne kadar -NATO, AB, BM, BRiCS- ayakta durabilecegi tartışılıyor.   Peki nedir dünyayı bu duruma sokan problem? Birdenbire ne oldu? Hiçbir şey birdenbire olmadı. Tüm gelişmeler süreç meselesidir. Krizler sürekli ertelenir ta ki bir yerde patlak verene değin. Genel anlamda bakınca ikinci dünya savaşı sonrası, 20.yy.'da kurulan düzen çatırdıyor. Ayrıca para bitti. Borçlar çevrilemez seviyeye ulaştı.    Bugün hem devletler hem de küçük hanehalkı aşırı borç yükü altındadır. Oysa büyük şirketler, tekeller durmadan zenginleşmektedir. ABD 36 trilyon dolarla dünyanın en borçlu ülkesidir. Borçları çevirmek, acilen ülke içindeki hantal, verimsiz, yolsuz yapının bitirilmesi gerekmektedir. Diğer dünya ülkeleri de benzer sıkıntılar çekmektedir.    Günümüzde uluslar üstü kurumlar DSÕ, BM, DTÕ, NATO gibi örgütler ağırlıkla ABD parasıyla, siyasi desteğiyle ayakta durmaktadır. Krize giren ABD artık uluslar üstü kurumlara büyük paralar aktarmak istememektedir ve de gücü yetmemektedir. ABD burada iki yönlü başarı elde etmek zorundadır.    Birincisi kendi ülkesini acilen verimli şekilde yapılandırmak, ikincisi fazla zarar görmeden yeni bir dünya düzeni oluşturmak. İşte bugünkü Trump çırpınışlarının altında bu gerçekler yatmaktadır. 'Kral çıplaktır' kısaca. ABD tüm bunları uygulamak isterken, hem içte hem de dış dünyada yoğun dirençle karşılaşmaktadır. Kurulu düzen eldeki kazanımlarını kolay kolay bırakmak istememektedir.    O bakımdan geçiş düzeni, suların durulması hem vakit alacak hem de olası -savaş dahil- yeni krizler yaratacaktır. Savaş derken bu sadece ülkeler arasında değil, ülkelerin kendi iç savaşları da mümkün görünmektedir.    Dünyanın esas problemi dünya kaynaklarının adil bölüşülmemesidir. Oysa dünya herkese yetecek zenginlikler sunmaktadır. İnternet çağıyla beraber, dünya halklarında bir uyanış, haksızlıkları görme imkanı doğmuştur. Yine teknolojik gelişmeler, iletişim, lojistik gücü üretim yapmayı kolaylaştırmıştır. Artık her şey Batı'nın tekelinde değildir. Batı'nın bir diğer handikapı nüfusun giderek yaşlanması, göç ve uyuşturucu sorundur.   Batı bir taraftan 'Batı medeniyetini' kurtarayım derken, melezleşen ülkelerinde kendi asli unsurları azınlığa düşme tehlikesi yaşamaktadır. Bugün bilhassa Avrupa ülkeleri savaşacak insan bulmakta güçlük çeker. Günümüzde savaşacak kitleler, hazır kıtalar bulmak hayli zordur.    Ayrıca dünya giderek gelişen teknolojik yeniliklerle de başetmek durumundadır. Dijital diktatörlük tehlikesi vardır. Dijital diktatörlük savaşında Çin daha avantajlı görünmektedir. ABD -Çin yarışı dijital, ekonomi ve askeri güç alanındadır. Mücadelenin sonunda yeni dünya düzeni şekillenecektir.    Fransız Le Point dergisi dünyaya yön veren dört lideri manşet yaptı. Trump, Putin, Erdoğan ve Şi Cinping isimlerini sıraladı. Türkiye, böyle bir yarışta diğer dünya ülkelerinden pozitif şekilde ayrışıyor. Coğrafi konumu, nüfuz alanları, güçlü savunma sanayisi ve dinamik nüfus yapısıyla.    Türkiye ekonomisini düzelttiği oranda, iç barışı sağladığı, nüfus artış oranını dengelediğinde yarışta daha güçlü hâle gelecektir.
Ekleme Tarihi: 06 Mart 2025 - Perşembe

Züccaciye Dükkanındaki Fil

"Suratına yumruğu yiyene kadar, herkesin bir planı vardır" Mike Tyson 

  Trump dünyaya öyle bir daldı ki insanların züccaciye dükkânındaki fil metaforu hortladı. Tüm bildik kurallar, teamüller devre dışı. En son gelen habere göre ABD, Birleşmiş Milletler'den ayrılmak istiyormuş. 'Yok daha neler' dediğinizi duyar gibiyim. Bundan böyle dünyada şaşılacak hiçbir şey kalmamıştır. Her şeye hazırlıklı olmak gerekiyor.
  Ülkeleri bir telaş sardı ki sormayın! Diplomatik trafik olağanüstü arttı. Her ülke bir başkasına ulaşmaya çalışıyor. Yeni işbirlikleri, müttefiklikler yoklanıyor. Mevcut kurumların daha ne kadar -NATO, AB, BM, BRiCS- ayakta durabilecegi tartışılıyor.
  Peki nedir dünyayı bu duruma sokan problem? Birdenbire ne oldu? Hiçbir şey birdenbire olmadı. Tüm gelişmeler süreç meselesidir. Krizler sürekli ertelenir ta ki bir yerde patlak verene değin. Genel anlamda bakınca ikinci dünya savaşı sonrası, 20.yy.'da kurulan düzen çatırdıyor. Ayrıca para bitti. Borçlar çevrilemez seviyeye ulaştı. 
  Bugün hem devletler hem de küçük hanehalkı aşırı borç yükü altındadır. Oysa büyük şirketler, tekeller durmadan zenginleşmektedir. ABD 36 trilyon dolarla dünyanın en borçlu ülkesidir. Borçları çevirmek, acilen ülke içindeki hantal, verimsiz, yolsuz yapının bitirilmesi gerekmektedir. Diğer dünya ülkeleri de benzer sıkıntılar çekmektedir. 
  Günümüzde uluslar üstü kurumlar DSÕ, BM, DTÕ, NATO gibi örgütler ağırlıkla ABD parasıyla, siyasi desteğiyle ayakta durmaktadır. Krize giren ABD artık uluslar üstü kurumlara büyük paralar aktarmak istememektedir ve de gücü yetmemektedir. ABD burada iki yönlü başarı elde etmek zorundadır. 
  Birincisi kendi ülkesini acilen verimli şekilde yapılandırmak, ikincisi fazla zarar görmeden yeni bir dünya düzeni oluşturmak. İşte bugünkü Trump çırpınışlarının altında bu gerçekler yatmaktadır. 'Kral çıplaktır' kısaca. ABD tüm bunları uygulamak isterken, hem içte hem de dış dünyada yoğun dirençle karşılaşmaktadır. Kurulu düzen eldeki kazanımlarını kolay kolay bırakmak istememektedir. 
  O bakımdan geçiş düzeni, suların durulması hem vakit alacak hem de olası -savaş dahil- yeni krizler yaratacaktır. Savaş derken bu sadece ülkeler arasında değil, ülkelerin kendi iç savaşları da mümkün görünmektedir. 
  Dünyanın esas problemi dünya kaynaklarının adil bölüşülmemesidir. Oysa dünya herkese yetecek zenginlikler sunmaktadır. İnternet çağıyla beraber, dünya halklarında bir uyanış, haksızlıkları görme imkanı doğmuştur. Yine teknolojik gelişmeler, iletişim, lojistik gücü üretim yapmayı kolaylaştırmıştır. Artık her şey Batı'nın tekelinde değildir. Batı'nın bir diğer handikapı nüfusun giderek yaşlanması, göç ve uyuşturucu sorundur.
  Batı bir taraftan 'Batı medeniyetini' kurtarayım derken, melezleşen ülkelerinde kendi asli unsurları azınlığa düşme tehlikesi yaşamaktadır. Bugün bilhassa Avrupa ülkeleri savaşacak insan bulmakta güçlük çeker. Günümüzde savaşacak kitleler, hazır kıtalar bulmak hayli zordur. 
  Ayrıca dünya giderek gelişen teknolojik yeniliklerle de başetmek durumundadır. Dijital diktatörlük tehlikesi vardır. Dijital diktatörlük savaşında Çin daha avantajlı görünmektedir. ABD -Çin yarışı dijital, ekonomi ve askeri güç alanındadır. Mücadelenin sonunda yeni dünya düzeni şekillenecektir. 
  Fransız Le Point dergisi dünyaya yön veren dört lideri manşet yaptı. Trump, Putin, Erdoğan ve Şi Cinping isimlerini sıraladı. Türkiye, böyle bir yarışta diğer dünya ülkelerinden pozitif şekilde ayrışıyor. Coğrafi konumu, nüfuz alanları, güçlü savunma sanayisi ve dinamik nüfus yapısıyla. 
  Türkiye ekonomisini düzelttiği oranda, iç barışı sağladığı, nüfus artış oranını dengelediğinde yarışta daha güçlü hâle gelecektir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve mersindesonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.