Sabah saatlerinden bu yana seçim sonuçları hakkında yaptığım telefon görüşmelerinin haddi hesabı yok. Kimi dostları ben aradım; pek çok da telefon aldım. Özet olarak görüşlerimi aktarmak isterim. Öncelikle aziz Türk halkına en büyük övgüde bulunmakla başlayayım. Her zaman yaptığı gibi ülkemizin en zor durumunda gene memleketin kaderine el koydu. Var olasın ey büyük halk! Seçim, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kesin zaferiyle sonuçlanmıştır. Seçim sonuçları hiç tartışmasız yaklaşık 80 yıllık çok partili hayatımızın en parlak başarılarından biridir. Tüm CHP’lileri bu büyük başarıdan dolayı kutluyorum. Seçimin kazanılmasında AKP’nin yıpranmışlığı, yaptığı büyük hatalar, ekonomideki çok kötü gidişat, emekliler vd. pek çok AKP hatası katkıda bulunmuştur.  Fakat bu kötü tablo tek başına seçim kazanılmasına yetmez. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere CHP belediyelerinin halka verdiği güven de bu başarıda önemli etken olmuştur. CHP, bazı aday belirlemelerde halkın tepkisini çekecek kadar büyük hatalar yapmasına rağmen genel manada doğru adaylarla seçime girmiştir. Bu hatalı seçimler de olmasa aradaki fark daha büyük olurdu. Bu etkenlere ilaveler yapmak mümkündür. Fakat bana sorarsanız asıl olarak halk CHP’ye beslediği umut için oy vermiştir.  Daha da somutlaştırırsak: Türk milletinin Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a duyduğu güven ve bağladığı umut, oyların CHP’ye akmasında çok etkili olmuştur. Yaşım tutar, çok iyi hatırlarım: Buna benzer bir havayı ben 1973 ve 1977 seçimlerinde yaşamıştım. Çocuk aklımla bile Bülent Ecevit’in yarattığı umut patlaması hâlâ aklımda.  Dünkü seçimde halk, oy vermeye giderken pek çok etkenin yanı sıra, aslında, bilerek ya da bilinç altında CHP’deki iki umuda da oy verdi.  O iki umutsa İmamoğlu ve Yavaş’tır. Türk milletinin 50 sene önce tek umudu vardı: CHP’li Bülent Ecevit. Türk milletinin 50 sene sonra ise iki umudu birden var: CHP’li Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş. (Benim yaptığım sadece objektif bir tespittir. İmamoğlu ya da Yavaş'ı beğenmeyenler olabilir ama halkın onlara  gösterdiği teveccüh ortadadır.) Bu seçim, naçizane benim uzun yıllardır tekrar ettiğim ve oldukça sert eleştirdiğim çok çok önemli bir hususun da görülmesini sağladı. CHP, artık seçimlere “ittifak” saçmalıklarıyla girmemelidir.  CHP, kendi gücünün farkında olarak seçimlere tek başına katılmalıdır. İsteyen CHP’ye destek verir, istemeyen vermez. Kaldı ki artık bu endişelere de yer yoktur. Çünkü yüksek sağduyuya sahip halk, tavanda parti pazarlıklarıyla değil, tabanda kendi üstün önsezisi ile oyları birleştirmiştir.  Ara Not 1: (Sormadan edemeyeceğim: “Kent uzlaşısı” adı altında yapılan pazarlıklara ve verilen tavizlere değdi mi acaba?)  Ara Not 2: (Lütfen daha en başından beri çok şiddetli eleştirdiğim altılı masa garabetini ve ittifak saçmalığını asla akıldan çıkarmadan artık bu tür girişimlere son verilsin.) Halkımız elinden geleni yaparak ülkenin kaderine el koydu ve kötü gidişatı durdurma görevini de Cumhuriyet Halk Partisi‘ne verdi.  Görev ve sorumluk artık CHP’dedir. Eşsiz Atatürk’ün en büyük iki eserinden ve emanetinden biri olan Cumhuriyet Halk Partisi! Bir an bile unutma! Sen Cumhuriyet Halk Partisi’sin. Sen devleti ve cumhuriyeti kuran 100 yıllık koca bir çınarsın. Şerefli tarihine dönüp bakmalı ve derhal vazgeçilmezimiz olan Altı Ok’a dört elle sarılmalısın. Cumhuriyet Halk Partisi! Türk milletinin 85 milyon mensubundan biri olarak en gür sesimle sana sesleniyorum:  Aziz ve büyük kurucundan ve Altı Ok’tan aldığın ilhamla politikalarını belirle ve bu büyük milletin yönetimine talip ol. Hiç şüphe yoktur ki halk, ilk seçimde, bu defakinden çok daha güçlü bir dip dalgasıyla ve kasırgalar yaratarak seni iktidara getirecektir.