Mersin tam 25 yıldır yüz binlerce yatağa sahip tesislerin konuşlanacağı Kazanlı-Seyhan Turizm projesinin hayata geçirilmesi hayalleriyle avunurken, geçtiğimiz günlerde Çevre Müdürlüğünün yayınladığı çağrıyla Adanalıoğlu beldesinin deniz alanında inşa edilecek akaryakıt platformu ve depolama tesislerinin ÇED sürecinin başladığı duyuruluyordu…
Adanalıoğlu, hayalini kurduğumuz Kazanlı’ dan başlayarak ileride Karataş’ a kadar uzanacak, doyuma ulaşan Antalya’ ya alternatif hayata geçirilebilseydi ülkenin yeni turizm merkezi olacak tesislerin başlangıç noktasında yer alması bakımından dikkat çeken konuma sahip…
Öyle ya, akaryakıt dağıtım tesislerinin denize konduracağı platformlar tamamlanmasıyla günün birinde Kazanlı’ da gerçekten oteller yapılırsa akaryakıt depolama platformlarına ve tank çiftliklerine nazır tesislerimiz olacak…
Biz doğayı katledecek, çevreyi yaşanmaz kılacak her türlü yatırıma kucak açarken gıptayla örnek aldığımız dünyanın marka olmuş kentleri çarpıcı biçimde paradigma değiştiriyor…
‘Kim olursan ol, yeter ki gel’ diyerek her konuğa kucak açan aşina olduğumuz model terk ediliyor ve pek çok ülke halkı turist akınına karşı yetkililerin önlem almasını yoğun gösterilerle dile getiriyor…
Barselona, Venedik, Amsterdam gibi kentler geçmişteki deyim yerindeyse her geleni kutsayan anlayışın yerine, daha çok para harcayan, daha nitelikli konukların gelmesini istiyor…
Amsterdam işi o boyuta vardırıyor ki, bundan böyle kentte yeni otel yapımına yasak getiren düzenlemeyi hayata geçiriyor..
Amsterdam Belediyesi, kent sakinlerinin yükselen taleplerini göz önünde bulundurarak geceleyen turist sayısını artık yılda 20 milyon ile sınırlayan uygulama kararını Meclisten geçirerek yürürlüğe soktu…
Bu kapsamda başkenti Amsterdam’da artık yeni otel açılmasına izin verilmeyeceği gibi, kent sakinlerinin “Amsterdam'ın bir seçeneği var” sloganıyla başlattıkları girişim sonucu 30 binden fazla imza toplayarak belediyeyi, turist akışını azaltmaya çağırmaları ardından Belediye Meclisi, “Dengeli Turizm Yönetmeliğine” dayanarak, tüm kenti oteller için “yasak bölge” ilan etti.
Böylece yoğun turist akınının hem kentin tarihi dokusunu hem de şehir sakinlerinin günlük yaşamını olumsuz etkilemesinin önlenmesi hem de başkentin merkezinde havayı kirleten zararlı maddelerin en aza indirilmesi sonucu daha yaşanabilir bir şehir yaratılması amaçlanıyor…
Karara göre yeni otellerin inşasına ancak kent dışında izin verilecek..
Bu kadar da değil…
Mersin liman işletmecisinin kent merkezindeki Atatürk parkının önüne yığacağı konteynerlerden oluşan dağına yataklık yapacak 180 bin metrekarelik platformu yapımı alkışlarla karşılanırken Amsterdam Belediyesi kent ve sakinlerini aşırı turizmin zararlarından koruma amacıyla yolcu gemilerinin Amsterdam merkezine yaklaşmalarını yasakladı.
Mersin kent siluetini katledecek cinayetten farksız rıhtım ve platform yapımını eli böğründe izlerken Amsterdam Belediyesi kent merkezindeki tren garı yakınındaki kruvaziyer terminalinin şehir dışına taşınmasını kararlaştırdı…
Hatırlayacaksınız, Mersin liman işletmecisi şirketin yüzde ellisine sahip ortağı Singapur liman otoritesi de Singapur merkezinin aşırı konteyner yükünden kurtulup halkın sağlıklı yaşamı amacıyla limanı kent dışına taşınmasına başlamıştı…
Doğasını tehdit boyutuna gelen kitle turizmine karşı önlem almaya çalışan kentler akımı Amsterdam’ la sınırlı değil…
2023 Eylül ayında Venedik Belediyesi günübirlik ziyaret edeceklerden, kente girmenin 'ayrıcalığını yaşamak için' ön rezervasyon yaptırmalarını ve ‘ayakbastı vergisi’ kapsamında 5 Euro olarak belirlenen giriş ücretini ödemelerini zorunlu kılmıştı..
Son gelişme turizm sezonuna hazırlanan Kanarya Adaları sakinlerini sokağa döken talepleriyle yaşanıyor…
2023’ te 14 milyon turist ağırlayan 2,2 milyon nüfusa sahip Kanarya Adaları halkı yirmiyi aşkın çevre örgütünün organize ettiği gösterilerde "Adamızın ölmesini istemiyoruz" yazılı pankartlarla Ada ekonomisini ayakta tutan gelirinin yüzde 35’ ini oluşturan turizm endüstrisinde artık yeni bir anlayışın zamanının geldiğini yetkililere güçlü biçimde duyurdu…
Protestoya katılanlar "eylemlerinin turistlere karşı değil, bu topraklara fayda sağlamayan ve değiştirilmesi gereken kontrolden çıkmış turizm modeline dur denmesi” anlamına geldiğini ifade ederken gösterileri organize eden örgütlerden birini lideri kontrolden çıkan turizm akımının gerek çevre gerekse de konut kiraları üzerindeki olumsuz etkisini şöyle özetliyor:
“kaynakları tüketen ve ekonomiyi daha istikrarsız hale getiren bu yozlaşmış ve yıkıcı turizm modeli derhal durdurulmalı. Kanarya Adaları'nın ve insanların sabrının da sınırları var…”
Yerel halka bir zamanlar yarattığı istihdam nedeniyle ‘bacasız sanayi’ olarak benimsetilen kitle turizmine karşı en büyük tepkiyi ise küresel iklim krizi sonucu susuzlukla baş etmeye çalışan ve artan konut kiraları nedeniyle barınma sorununun aşılamaz boyuta geldiği Barselona sakinleri gösteriyor…
Barselona’ da yaşananlar ve turizmde yeni arayışlar sonraki makale konusu olsun…