halkalı escort bayanlar
SİTESOL1
SİTESAĞ1

MERSİN MİLLETVEKİLİ AV. ALİ BOZAN'IN 13.12.2023 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU BASIN TOPLANTISI

Siyaset (mersindesonhaber) - mersindesonhaber | 13.12.2023 - 21:06, Güncelleme: 13.12.2023 - 21:06 7736+ kez okundu.
 

MERSİN MİLLETVEKİLİ AV. ALİ BOZAN'IN 13.12.2023 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU BASIN TOPLANTISI

Amed kayyumunun, bir bulvara saygıdeğer Kürt büyüğü Şeyh Said'in adını vermek istemesi üzerine; kendisine solcu diyen ama paçalarına kadar milliyetçiliğe bulanmış kişiler, atamız şeyh Said'e hakaret etme terbiyesizliğinde bulunmuş.

O küflü beyinlere sarfettikleri sözleri Kürt halkı adına misliyle iade ediyoruz. Ve onlara vicdanlı bir solcu olan İbrahim Kaypakkayanın sözü ile cevap vermek istiyorum  “Kürt isyanlarının yeni Türk devleti tarafından vahşice bastırılmasını ve peşinden yapılan kitle katliamlarını feodalizme karşı yönelmiş ‘ilerici’, ‘devrimci’ bir hareket diye alkışlayanlar, sadece ve sadece iflah olmaz hakim ulus milliyetçileridir". Üç kuruşluk ağızlarıyla değerlerimize dil uzatan diğerlerine de sözümüz: Haddinizi bilin!


İktidara ve emrindeki kayyuma da sözüm şu. Kararınız doğrudur ve destekliyoruz. Bulvara isim verme sebebinizin seçim için küçük bir çıkar devşirme olduğunu da biliyoruz. Kürt halkına ve zulüm görmüş atalarına gerçekten saygınız varsa; “Atalarımız ve Kürtlerin Kürdistanın ortak değerleri olan Şeyh Said'in, Seyid Rıza'nın ve Bediüzzuman Saidi Kürdi'nin mezar yerlerini açıklayın. Devam ettirdiğiniz bu zulme son verin” O yüzden bu küçük tüccar kurnazlıklarını yutmayız. Bu kadar iki yüzlülük olmaz. Bizler onların isimlerini sizlerin küçük hesaplarınıza kurban etmeyiz. Mazlum atalarımızın isimleri Kürdistanın bütün dağlarında ve ovalarında, Kürt halkının yüreğinde yaşamakta. İsimleri ve anıları mücadelemizi ve inancımızı büyütüyor. Onları saygıyla anıyorum.    Değerli basın emekçileri   27 Kasım tarihinde Türkiye ve Kürdistan’ın 104 Cezaevinde siyasi tutsakların “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Demokratik Çözüm” talebiyle başlattıkları açlık grevleri 17. Gününde. Açlık grevine giren siyasi tutsakların dışarıdaki sesi olmak için Amed, Van, Adana ve Mersin İllerinde başlatılan adalet nöbetleri ise mücadele kararlılığıyla devam ediyor. Siyasi tutsaklar, İmralı Adasında Sayın Öcalan ve arkadaşları üzerinde 33 aydır kesintisiz devam eden tecrit işkencesinin son bulmasını talep ediyorlar. Talepleri, demokratik, hukuki ve meşrudur. Devleti, hukuka uygun davranmaya; biz dışardaki demokratik kamuoyunu ise sessizliği kırmaya, seslerine ses olmaya davet ediyorlar. Peki tecrit ve Kürt sorunu sadece adalet nöbetçilerinin ve Barış Annelerinin sorunu mu? Ya da  bu ülkede adına Kürt Sorunu dediğimiz mesele sadece Kürtlerin sorunu mu? Elbette değil, olmaması lazım. Tecritin ve Kürt sorununda çözümsüzlükte ısrar politikalarının sonuçları ülkede yaşayan tüm yurttaşları etkiliyorken, cezaevlerinden yükseltilen bu sese sessiz kalmayacağız. Kürt Sorununa Demokratik siyasi çözüm talebiyle açlık grevine giren siyasi tutsaklar, demokratik taleplerini dile getirirken bir çok saldırı ve hukuksuzluğa maruz kalıyor. Eza evine dönmüş hapishanelerde zor koşullarda mücadele eden tutsaklar açlık grevine girdikleri için disiplin cezaları alıyorlar. Erzincan ….. Tipi Kapalı Cezaevinde Dilan Barin isimli mahpus 27 Kasımda açlık grevine gireceğine dair dilekçe veriyor. Cezaevi idaresinin Dilan Barin’i tekli hücreye alma kararına itiraz eden mahpusların olduğu odaya gelen aralarında erkeklerin de bulunduğu gardiyanlar mahpusları darp ediyor. Cezaevlerinde tüm bu saldırılara rağmen açlık grevleri devam ederken saldırılara ve demokratik taleplere sessiz kalmamak için bugün dayanışmamızı ve birlikteliğimizi büyütmeliyiz. Cezaevlerinden bu ülkenin tarihine aydınlık sabahlar açtırmak isteyen tutsakların sesini diri tutmalıyız. Onlar içerde direnirken, bizlerde dışarda mücadeleyi güçlendirmeliyiz. Milyonların “artık yeter, çözüm gelsin” isteğine hiçbir iktidar ve sistem kulak tıkayamaz. Yeter ki Kürt halkı, ideolojisi ve inancı ne olursa olsun milliyet bilinci taşıyarak cesur yürekleriyle bir olsun. Cesaret bulaşıcıdır. Ve o cesaret en çok da bizim halkımızın direngen tarihinde mevcuttur. Artık vakti gelmiştir. Hiçbir ayrıma gitmeden mücadelemizin bize verdiği tarihsel deneyimlerle yolumuza; bir olmak, birlikte yol yürümek düşüncesiyle devam edeceğiz. Unutulmamalıdır ki; bu faşist iktidarın karşısında tüm Kürtler eşittir. Hiçbirimiz bir diğerimizden daha eşit değiliz
Amed kayyumunun, bir bulvara saygıdeğer Kürt büyüğü Şeyh Said'in adını vermek istemesi üzerine; kendisine solcu diyen ama paçalarına kadar milliyetçiliğe bulanmış kişiler, atamız şeyh Said'e hakaret etme terbiyesizliğinde bulunmuş.
O küflü beyinlere sarfettikleri sözleri Kürt halkı adına misliyle iade ediyoruz. Ve onlara vicdanlı bir solcu olan İbrahim Kaypakkayanın sözü ile cevap vermek istiyorum  “Kürt isyanlarının yeni Türk devleti tarafından vahşice bastırılmasını ve peşinden yapılan kitle katliamlarını feodalizme karşı yönelmiş ‘ilerici’, ‘devrimci’ bir hareket diye alkışlayanlar, sadece ve sadece iflah olmaz hakim ulus milliyetçileridir". Üç kuruşluk ağızlarıyla değerlerimize dil uzatan diğerlerine de sözümüz:
Haddinizi bilin!


İktidara ve emrindeki kayyuma da sözüm şu. Kararınız doğrudur ve destekliyoruz. Bulvara isim verme sebebinizin seçim için küçük bir çıkar devşirme olduğunu da biliyoruz. Kürt halkına ve zulüm görmüş atalarına gerçekten saygınız varsa; “Atalarımız ve Kürtlerin Kürdistanın ortak değerleri olan Şeyh Said'in, Seyid Rıza'nın ve Bediüzzuman Saidi Kürdi'nin mezar yerlerini açıklayın. Devam ettirdiğiniz bu zulme son verin” O yüzden bu küçük tüccar kurnazlıklarını yutmayız. Bu kadar iki yüzlülük olmaz. Bizler onların isimlerini sizlerin küçük hesaplarınıza kurban etmeyiz. Mazlum atalarımızın isimleri Kürdistanın bütün dağlarında ve ovalarında, Kürt halkının yüreğinde yaşamakta. İsimleri ve anıları mücadelemizi ve inancımızı büyütüyor. Onları saygıyla anıyorum. 
 
Değerli basın emekçileri
 
27 Kasım tarihinde Türkiye ve Kürdistan’ın 104 Cezaevinde siyasi tutsakların “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Demokratik Çözüm” talebiyle başlattıkları açlık grevleri 17. Gününde. Açlık grevine giren siyasi tutsakların dışarıdaki sesi olmak için Amed, Van, Adana ve Mersin İllerinde başlatılan adalet nöbetleri ise mücadele kararlılığıyla devam ediyor.
Siyasi tutsaklar, İmralı Adasında Sayın Öcalan ve arkadaşları üzerinde 33 aydır kesintisiz devam eden tecrit işkencesinin son bulmasını talep ediyorlar. Talepleri, demokratik, hukuki ve meşrudur. Devleti, hukuka uygun davranmaya; biz dışardaki demokratik kamuoyunu ise sessizliği kırmaya, seslerine ses olmaya davet ediyorlar. Peki tecrit ve Kürt sorunu sadece adalet nöbetçilerinin ve Barış Annelerinin sorunu mu? Ya da  bu ülkede adına Kürt Sorunu dediğimiz mesele sadece Kürtlerin sorunu mu? Elbette değil, olmaması lazım. Tecritin ve Kürt sorununda çözümsüzlükte ısrar politikalarının sonuçları ülkede yaşayan tüm yurttaşları etkiliyorken, cezaevlerinden yükseltilen bu sese sessiz kalmayacağız.
Kürt Sorununa Demokratik siyasi çözüm talebiyle açlık grevine giren siyasi tutsaklar, demokratik taleplerini dile getirirken bir çok saldırı ve hukuksuzluğa maruz kalıyor. Eza evine dönmüş hapishanelerde zor koşullarda mücadele eden tutsaklar açlık grevine girdikleri için disiplin cezaları alıyorlar. Erzincan ….. Tipi Kapalı Cezaevinde Dilan Barin isimli mahpus 27 Kasımda açlık grevine gireceğine dair dilekçe veriyor. Cezaevi idaresinin Dilan Barin’i tekli hücreye alma kararına itiraz eden mahpusların olduğu odaya gelen aralarında erkeklerin de bulunduğu gardiyanlar mahpusları darp ediyor.
Cezaevlerinde tüm bu saldırılara rağmen açlık grevleri devam ederken saldırılara ve demokratik taleplere sessiz kalmamak için bugün dayanışmamızı ve birlikteliğimizi büyütmeliyiz. Cezaevlerinden bu ülkenin tarihine aydınlık sabahlar açtırmak isteyen tutsakların sesini diri tutmalıyız. Onlar içerde direnirken, bizlerde dışarda mücadeleyi güçlendirmeliyiz. Milyonların “artık yeter, çözüm gelsin” isteğine hiçbir iktidar ve sistem kulak tıkayamaz. Yeter ki Kürt halkı, ideolojisi ve inancı ne olursa olsun milliyet bilinci taşıyarak cesur yürekleriyle bir olsun. Cesaret bulaşıcıdır. Ve o cesaret en çok da bizim halkımızın direngen tarihinde mevcuttur. Artık vakti gelmiştir. Hiçbir ayrıma gitmeden mücadelemizin bize verdiği tarihsel deneyimlerle yolumuza; bir olmak, birlikte yol yürümek düşüncesiyle devam edeceğiz. Unutulmamalıdır ki; bu faşist iktidarın karşısında tüm Kürtler eşittir. Hiçbirimiz bir diğerimizden daha eşit değiliz
Habere ifade bırak !
Habere Ek Video
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve mersindesonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.