SİTESOL1
SİTESAĞ1

‘PSİKOLOJİYE BAKIŞ DEĞİŞİYOR AMA DAHA ÇOK YOLUMUZ VAR’

Sağlık (mersindesonhaber) - mersindesonhaber | 18.04.2025 - 07:55, Güncelleme: 18.04.2025 - 07:58 403 kez okundu.
 

‘PSİKOLOJİYE BAKIŞ DEĞİŞİYOR AMA DAHA ÇOK YOLUMUZ VAR’

Ülkemizde psikolojik sıkıntıların diğer rahatsızlıklar kadar önemli olduğuna dikkat çeken Psikolojik Danışman İlayda Arısoy, devletin bu alana daha fazla eğilmesi gerektiğini düşünüyor. Toplumsal olarak yaşanılan zorluklara karşı insanların desteğe ihtiyaç duyduğunun altını çizen Arısoy:

iMersin'de faaliyet gösteren İlayda Arısoy Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nin kurucusu İlayda Arısoy ile psikolojik danışmanlık süreçleri, toplumun psikolojiye bakışı ve bireysel tavsiyeler üzerine kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik.   Merhaba İlayda Hanım, bize kendinizden bahseder misiniz? Ben İlayda Arısoy Psikolojik Danışmanlık Merkezi Kurucusu İlayda Arısoy. Aldığım eğitimleri daha önce ki deneyimlerimle harmanlayınca bu merkezi açmaya karar verdim. Yaklaşık 6 aydır faaliyet halindeyiz.   Merkezinizde hangi hizmetleri sunduğunuzu öğrenebilir miyiz? Merkezimizde çocuk, ergen ve yetişkinlere yönelik kapsamlı psikolojik destek hizmetleri sunuyoruz. Çocuk psikolojisi alanında oyun terapisi ve resim analizi uyguluyoruz. Ergen danışanlarımız için psikolojik testler ve bireysel danışmanlık hizmetleri veriyoruz. Yetişkinlerde ise bireysel terapi ve çift terapisi alanında çalışmalar yürütüyoruz. Ayrıca her yaş grubuna uygun psikolojik testleri de terapilerimize entegre ediyoruz.  Klinik çalışmalarımız kapsamında çeşitli yaş gruplarına yönelik uzmanlık hizmetleri sunmaktayız. Çocuk Psikolojisi üzerine çocukların duygusal dünyasına ulaşmada etkili bir yöntem olan oyun terapisi, çocukların iç dünyalarını anlamak için projektif teknik olan resim analizi ve çocuklara özel psikolojik değerlendirme testleri yapıyoruz. Ergen danışmanlığı olarak da Ergenlik dönemine özgü psikolojik destek, ergenlere yönelik psikometrik test uygulamaları, aile-ergen iletişim danışmanlığı yaparken Yetişkinlere yönelik olarak da bireysel psikoterapi seansları, çift ve aile terapisi, bilişsel davranışçı terapi uygulamaları gibi çalışmalarımız var. Tüm bunların yanında, travma çalışmaları tedavisi, her yaşa uygun psikolojik testler gibi özel uygulamalarımız da bulunuyor. Terapi ortamımız, danışanlarımızın kendilerini rahat hissedecekleri şekilde tasarlanmıştır. Uyguladığımız tüm terapi yöntemleri, bilimsel dayanaklı ve etik kurallar çerçevesinde yürütülmektedir. Özellikle çocuk ve ergen danışanlarımız için oyun odamız, onların kendilerini güvende hissedecekleri şekilde düzenlenmiştir. Danışanlarımızın ihtiyaçları doğrultusunda aile terapisi ve grup terapisi seansları da düzenliyoruz. Özellikle okul döneminde öğrencilere yönelik dikkat testleri ve öğrenme güçlüğü alanında destek çalışmaları yapıyoruz. Ayrıca kurumsal danışmanlık hizmetleri kapsamında şirketlere yönelik motivasyon ve stres yönetimi seminerleri veriyoruz.    İnsanlar size nasıl ulaşıyor? Danışanlarınız sizi hangi yollarla keşfediyor? Sosyal medya platformları, günümüzde oldukça etkili bir iletişim aracı. Sosyal medya üzerinden paylaştığımız içerikler birçok danışanın bize ulaşmasını sağlıyor. Geçmiş mesleki deneyimlerim sayesinde oluşan bir danışan kitlesi de var. Bunun yanı sıra, eski danışanların yakın çevrelerine yaptığı olumlu referanslar bize yeni danışanlar kazandırıyor.    Bu mesleği seçme hikâyeniz nasıl başladı? Üniversite tercih dönemindeyken bir kitapta okuduğum şu cümle hayatımı değiştirdi: "Bir insanın hayatına ışık olmak." Bu söz benim için bir dönüm noktası oldu. Bazı şeylerin tesadüf olmadığına inanıyorum - eğer bir şey zihnimizde yer ediyorsa, bu bizim için eksik olan puzzle parçasının ta kendisidir. İşte o cümle benim için tam da böyle bir parçaydı. Bu ilhamla psikoloji bölümünü seçtim ve kazandığım anda mesleğe adım attım. Aslında bu sadece bir meslek seçimi değil, bir yaşam felsefesi oldu. O günden beri insanların hayatlarına dokunabilmek, onların zorlu dönemlerinde yanlarında olabilmek benim en büyük motivasyon kaynağım. Bu süreç böyle başladı ve her geçen gün mesleğime olan inancım daha da pekişerek devam ediyor. Çünkü biliyorum ki, bir insanın hayatında pozitif bir değişime vesile olmak, paha biçilemez bir duygu.   Mersin halkının psikolojik danışmanlık hizmetlerine bakış açısı nasıl? Bu konuda bir alışma süreci yaşandığını düşünüyor musunuz? Bu aslında çok genel bir soru. Bizim işimiz bireysel ve özelleştirilmiş terapi süreçleriyle ilgili. Herkesin deneyimi kendine özgüdür. Ancak şunu söyleyebilirim ki, ekonomik zorluklar ve sosyal problemler insanların ruh sağlığını olumsuz etkileyebiliyor.  Psikolojiye yönelik toplumsal önyargı sadece Mersin'e özgü değil, maalesef ülke genelinde yaygın bir sorun. İnsanlar hâlâ "Deli miyim ki psikoloğa gideyim?" düşüncesine sahip. Ancak Mersin, bu konuda son 2 yılda önemli bir gelişim gösterdi. Artık insanlar psikolojik destek almaya daha açık ve merkezimize daha rahat gelebiliyorlar. Tabii ki İstanbul'daki bilinç düzeyine henüz ulaşamadık ama umut verici bir ilerleme kaydettiğimizi söyleyebilirim.  Psikolojik destek almaya yönelik toplumsal algı konusunda önemli tespitlerim var. Ne yazık ki "Psikoloğa giden deli midir?" düşüncesi hâlâ toplumumuzda yaygın. Bu önyargı sadece Mersin'e özgü değil, ülke genelinde görülen bir sorun. Psikolojik destek kavramının toplumda tam olarak yerleştiğini söyleyemeyiz Ancak, Son 2 yılda Mersin'de kayda değer bir ilerleme gözlemliyoruz. İnsanlar artık daha rahat psikolojik destek alabiliyor. Psikolojiye bakış açısında olumlu yönde değişim başladı. Ama İstanbul'daki bilinç düzeyine henüz ulaşamadık. Bu farkın nedenleri arasında nüfus yapısı ve kentleşme düzeyi sayılabilir. Ancak umut verici gelişmeler, Mersin'in bu alanda ilerlemeye devam edeceğini gösteriyor. Özetle; önyargılar aşılıyor ancak daha kat edecek çok yolumuz var. Toplumun her kesimine ulaşabilmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.   Danışanlarınız size bilinçli bir şekilde mi geliyor, yoksa çekingenlik yaşayanlar oluyor mu? Bu durum tamamen yaş grubuna göre değişiyor. Ergen danışanlar, neyle karşılaşacaklarını bilemedikleri için ilk seansta çekingen davranabiliyor. Çocuk danışanlar ise burayı genellikle bir "doktor" olarak algılıyor. Yetişkinlerde ise genellikle bilinçli bir hazır bulunuşluk görüyoruz; ne istediklerini ve nasıl bir süreç yaşayacaklarını biliyorlar.  Danışanların terapötik sürece uyum sağlamaları yaş gruplarına göre önemli farklılıklar gösteriyor. Özellikle ergen danışanlarda farklı dinamikleri gözlemliyoruz. Genç danışanlarımız ilk görüşmelerde belirgin bir çekingenlik sergileyebiliyor. Bu tamamen normal bir tepki, çünkü, terapi sürecinin nasıl işlediğini bilemiyorlar. Karşılaşacakları durumu tam olarak kestiremiyorlar. Çoğu zaman terapi ofisini geleneksel bir doktor muayenehanesi gibi algılıyorlar. Yetişkinlerde ise durum farklı. Terapiye daha bilinçli ve hazırlıklı geliyorlar. Sürecin işleyişi hakkında önceden fikir sahibiler. Kendi ihtiyaçlarını ve beklentilerini daha net ifade edebiliyorlar Bu farklılıklar, danışanların gelişimsel dönemlerine ve psikolojik hizmetler hakkındaki ön bilgilerine bağlı olarak şekilleniyor. Amacımız, tüm yaş gruplarına kendilerini rahat hissedecekleri bir terapi ortamı sunabilmek.   Zorlu yaşam şartları karşısında insanlara ne tavsiye edersiniz? Öncelikle, sorunun kaynağını fark etmek çözümün yarısıdır. Stresinizin veya mutsuzluğunuzun nedenini anlamalısınız. Bakış açınızı değiştirmek, davranışlarınızı da dönüştürecektir. Örneğin, bir şey sizi öfkelendiriyorsa, belki de yanlış bir perspektiften bakıyorsunuzdur. Farkındalık, değişim için ilk adımdır.  Gerçek dönüşümün anahtarı, önce kendimizi tanımaktan geçer. Her birey biricik olsa da, bazı evrensel gerçekler var: Farkındalık: Kişinin önce kim olduğunu ve yaşadığı sorunun kaynağını anlaması gerekir. Bir günlük stresin altında yatan asıl neden nedir? Bunu keşfetmek, çözümün yarısıdır. Bakış Açısı: Çoğu problem aslında perspektifle ilgilidir. Yanlış davranışlar genellikle yanlış bakış açılarından kaynaklanır. Bakış açımızı değiştirdiğimizde, davranışlarımız da doğal olarak dönüşür. İçsel Yolculuk: Sorunları çözebilmenin yolu, dışarıda değil içimizdedir. Kendimizi ve tepkilerimizi anladığımızda, çözümler kendiliğinden ortaya çıkar. Unutmayın: "Bir problemi doğru tanımlamak, onu yarı yarıya çözmek demektir." Bu nedenle önce kendinizi ve sorunlarınızın kökenini anlamaya zaman ayırın. Gerisi zaten gelecektir.   En sık karşılaştığınız problemler neler? Yetişkinlerde öfke patlamaları, mutsuzluk ve tükenmişlik sendromu öne çıkıyor. Toplumda bir "doyumsuzluk" hâkim. Her şeye kolay ulaşıyoruz, ancak mutluluğu yakalamak giderek zorlaşıyor. İnsanlar, tüketim odaklı bir mutluluk anlayışına saplanıyor.  Günümüzde yetişkinlerde en sık karşılaştığımız problemlerin başında öfke patlamaları ve derin bir mutsuzluk hali geliyor. Toplum olarak paradoksal bir durumla karşı karşıyayız: Nesneleri elde etmek hiç olmadığı kadar kolaylaşırken, mutluluğa ulaşmak giderek zorlaşıyor. İnsanlar artık sabretmeyi ve çaba göstermeyi unutuyor. Her şeyin anında elde edilebileceği yanılgısı, mutluluğu da satın alınabilir bir meta gibi görmelerine neden oluyor. Oysa gerçek mutluluk, emek ve içsel yolculuk gerektirir. Bu durum bir kısır döngüye dönüşüyor. Kolayca elde edilen şeyler doyumsuzluğa yol açıyor. Doyumsuzluk mutsuzluğu besliyor. Mutsuzluk ise öfke patlamaları ve tükenmişlik sendromu olarak karşımıza çıkıyor Modern yaşamın bu yaygın sorunlarıyla başa çıkmanın yolu, yeniden sabretmeyi öğrenmekten ve içsel değerlere yönelmekten geçiyor.   Peki bu durumda sihirli bir formül var mı? Herkesin içinde bir cevher var aslında. Önemli olan, o içsel motivasyonu keşfetmek. Hedeflerinizi belirleyip, kendinize inandığınızda değişim kaçınılmaz. Farkındalık, her şeyin başlangıcı. Aslında her insanın içinde bir potansiyel var. Sihirli formül dediğimiz şey de tam olarak bu: Kişinin kendi iç kaynaklarını keşfetmesi. Buna "içsel motivasyon" diyoruz - kişinin kendi yeteneklerinin farkına varması, hedeflerini belirlemesi ve bu yolda ilerleme gücünü kendinde bulması. Şuna kesinlikle inanıyorum: Bir insan farkındalık kazandığında, değiştiremeyeceği veya başaramayacağı hiçbir şey yoktur. Ancak elbette her şey o ilk adımla, yani "farkına varmak"la başlıyor. Kişi kendini tanıdıkça, güçlü yönlerini keşfettikçe, aslında tüm cevapların kendi içinde olduğunu görüyor. Bu içsel yolculuk, gerçek dönüşümün temelini oluşturuyor.   Toplumsal düzeyde neler yapılmalı? Psikolojik destek, lüks bir hizmet olmaktan çıkmalı. Devlet, hastanelerde ve aile sağlığı merkezlerinde daha fazla psikolog istihdam etmeli. Ruh sağlığı, genel sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır. Psikolojik destek ihtiyacı toplumumuzda giderek artıyor ve bu sadece klinik vakalarla sınırlı değil. Modern yaşamın getirdiği stres, ilişki sorunları ve kişisel gelişim ihtiyaçları nedeniyle herkes hayatının bir döneminde psikolojik destek alabilir. Ancak ne yazık ki bu hizmetler giderek lüks haline geliyor. Meslektaşlarımızla sıkça konuştuğumuz bir konu var: Devletin bu alanda daha aktif rol alması gerekiyor. Özellikle: - Hastanelerde ve aile sağlığı merkezlerinde psikolog kadrolarının artırılması - Psikolojik danışmanlık hizmetlerinin temel sağlık hizmetleri kapsamına alınması - Toplum ruh sağlığı merkezlerinin yaygınlaştırılması gerekiyor. Bu önlemler sayesinde psikolojik destek, sadece belirli bir kesimin değil, toplumun tüm katmanlarının ulaşabileceği bir hizmet haline gelebilir. Unutmayalım ki ruh sağlığı, genel sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır ve devletin bu konuda sorumluluk alması gerekmektedir.    Mesleki olarak karşılaştığınız zorluklar var mı? Aslında mesleğin ilk yıllarında daha fazla zorlukla karşılaşıyorduk. Tecrübe kazandıkça, olaylara yaklaşımımız da değişti - artık problemleri daha pratik çözebiliyoruz. Şu an spesifik olarak "zorluk" diye nitelendirebileceğimiz şeyler pek yok. Çünkü zamanla bu durumları mesleğin doğal bir parçası olarak görmeye başladık. Tabii "zorluk"tan ne kastettiğinize bağlı olarak bu değişebilir. Ancak şunu söyleyebilirim ki, mesleki deneyim arttıkça, eskiden zor gelen pek çok şey artık rutinimizin bir parçası haline geldi. Bu da aslında profesyonel gelişimin doğal bir sonucu.   Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Ruh sağlığının önemini her fırsatta vurgulamak istiyorum. İnsanlar fiziksel sağlıklarına nasıl özen gösteriyorlarsa, ruh sağlıklarına da aynı özeni göstermeliler. Unutmayın, psikolojik destek almak bir zayıflık değil, aksine kendinize verdiğiniz değerin bir göstergesidir.    
Ülkemizde psikolojik sıkıntıların diğer rahatsızlıklar kadar önemli olduğuna dikkat çeken Psikolojik Danışman İlayda Arısoy, devletin bu alana daha fazla eğilmesi gerektiğini düşünüyor. Toplumsal olarak yaşanılan zorluklara karşı insanların desteğe ihtiyaç duyduğunun altını çizen Arısoy:

iMersin'de faaliyet gösteren İlayda Arısoy Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nin kurucusu İlayda Arısoy ile psikolojik danışmanlık süreçleri, toplumun psikolojiye bakışı ve bireysel tavsiyeler üzerine kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik.

 

Merhaba İlayda Hanım, bize kendinizden bahseder misiniz?

Ben İlayda Arısoy Psikolojik Danışmanlık Merkezi Kurucusu İlayda Arısoy. Aldığım eğitimleri daha önce ki deneyimlerimle harmanlayınca bu merkezi açmaya karar verdim. Yaklaşık 6 aydır faaliyet halindeyiz.

 

Merkezinizde hangi hizmetleri sunduğunuzu öğrenebilir miyiz?

Merkezimizde çocuk, ergen ve yetişkinlere yönelik kapsamlı psikolojik destek hizmetleri sunuyoruz. Çocuk psikolojisi alanında oyun terapisi ve resim analizi uyguluyoruz. Ergen danışanlarımız için psikolojik testler ve bireysel danışmanlık hizmetleri veriyoruz. Yetişkinlerde ise bireysel terapi ve çift terapisi alanında çalışmalar yürütüyoruz. Ayrıca her yaş grubuna uygun psikolojik testleri de terapilerimize entegre ediyoruz. 

Klinik çalışmalarımız kapsamında çeşitli yaş gruplarına yönelik uzmanlık hizmetleri sunmaktayız.

Çocuk Psikolojisi üzerine çocukların duygusal dünyasına ulaşmada etkili bir yöntem olan oyun terapisi, çocukların iç dünyalarını anlamak için projektif teknik olan resim analizi ve çocuklara özel psikolojik değerlendirme testleri yapıyoruz.

Ergen danışmanlığı olarak da Ergenlik dönemine özgü psikolojik destek, ergenlere yönelik psikometrik test uygulamaları, aile-ergen iletişim danışmanlığı yaparken Yetişkinlere yönelik olarak da bireysel psikoterapi seansları, çift ve aile terapisi, bilişsel davranışçı terapi uygulamaları gibi çalışmalarımız var.

Tüm bunların yanında, travma çalışmaları tedavisi, her yaşa uygun psikolojik testler gibi özel uygulamalarımız da bulunuyor.

Terapi ortamımız, danışanlarımızın kendilerini rahat hissedecekleri şekilde tasarlanmıştır. Uyguladığımız tüm terapi yöntemleri, bilimsel dayanaklı ve etik kurallar çerçevesinde yürütülmektedir. Özellikle çocuk ve ergen danışanlarımız için oyun odamız, onların kendilerini güvende hissedecekleri şekilde düzenlenmiştir.

Danışanlarımızın ihtiyaçları doğrultusunda aile terapisi ve grup terapisi seansları da düzenliyoruz. Özellikle okul döneminde öğrencilere yönelik dikkat testleri ve öğrenme güçlüğü alanında destek çalışmaları yapıyoruz. Ayrıca kurumsal danışmanlık hizmetleri kapsamında şirketlere yönelik motivasyon ve stres yönetimi seminerleri veriyoruz. 

 

İnsanlar size nasıl ulaşıyor? Danışanlarınız sizi hangi yollarla keşfediyor?

Sosyal medya platformları, günümüzde oldukça etkili bir iletişim aracı. Sosyal medya üzerinden paylaştığımız içerikler birçok danışanın bize ulaşmasını sağlıyor. Geçmiş mesleki deneyimlerim sayesinde oluşan bir danışan kitlesi de var. Bunun yanı sıra, eski danışanların yakın çevrelerine yaptığı olumlu referanslar bize yeni danışanlar kazandırıyor. 

 

Bu mesleği seçme hikâyeniz nasıl başladı?

Üniversite tercih dönemindeyken bir kitapta okuduğum şu cümle hayatımı değiştirdi: "Bir insanın hayatına ışık olmak." Bu söz benim için bir dönüm noktası oldu. Bazı şeylerin tesadüf olmadığına inanıyorum - eğer bir şey zihnimizde yer ediyorsa, bu bizim için eksik olan puzzle parçasının ta kendisidir. İşte o cümle benim için tam da böyle bir parçaydı.

Bu ilhamla psikoloji bölümünü seçtim ve kazandığım anda mesleğe adım attım. Aslında bu sadece bir meslek seçimi değil, bir yaşam felsefesi oldu. O günden beri insanların hayatlarına dokunabilmek, onların zorlu dönemlerinde yanlarında olabilmek benim en büyük motivasyon kaynağım.

Bu süreç böyle başladı ve her geçen gün mesleğime olan inancım daha da pekişerek devam ediyor. Çünkü biliyorum ki, bir insanın hayatında pozitif bir değişime vesile olmak, paha biçilemez bir duygu.

 

Mersin halkının psikolojik danışmanlık hizmetlerine bakış açısı nasıl? Bu konuda bir alışma süreci yaşandığını düşünüyor musunuz?

Bu aslında çok genel bir soru. Bizim işimiz bireysel ve özelleştirilmiş terapi süreçleriyle ilgili. Herkesin deneyimi kendine özgüdür. Ancak şunu söyleyebilirim ki, ekonomik zorluklar ve sosyal problemler insanların ruh sağlığını olumsuz etkileyebiliyor. 

Psikolojiye yönelik toplumsal önyargı sadece Mersin'e özgü değil, maalesef ülke genelinde yaygın bir sorun. İnsanlar hâlâ "Deli miyim ki psikoloğa gideyim?" düşüncesine sahip. Ancak Mersin, bu konuda son 2 yılda önemli bir gelişim gösterdi. Artık insanlar psikolojik destek almaya daha açık ve merkezimize daha rahat gelebiliyorlar. Tabii ki İstanbul'daki bilinç düzeyine henüz ulaşamadık ama umut verici bir ilerleme kaydettiğimizi söyleyebilirim. 

Psikolojik destek almaya yönelik toplumsal algı konusunda önemli tespitlerim var. Ne yazık ki "Psikoloğa giden deli midir?" düşüncesi hâlâ toplumumuzda yaygın. Bu önyargı sadece Mersin'e özgü değil, ülke genelinde görülen bir sorun. Psikolojik destek kavramının toplumda tam olarak yerleştiğini söyleyemeyiz

Ancak, Son 2 yılda Mersin'de kayda değer bir ilerleme gözlemliyoruz. İnsanlar artık daha rahat psikolojik destek alabiliyor. Psikolojiye bakış açısında olumlu yönde değişim başladı. Ama İstanbul'daki bilinç düzeyine henüz ulaşamadık. Bu farkın nedenleri arasında nüfus yapısı ve kentleşme düzeyi sayılabilir. Ancak umut verici gelişmeler, Mersin'in bu alanda ilerlemeye devam edeceğini gösteriyor.

Özetle; önyargılar aşılıyor ancak daha kat edecek çok yolumuz var. Toplumun her kesimine ulaşabilmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

 

Danışanlarınız size bilinçli bir şekilde mi geliyor, yoksa çekingenlik yaşayanlar oluyor mu?

Bu durum tamamen yaş grubuna göre değişiyor. Ergen danışanlar, neyle karşılaşacaklarını bilemedikleri için ilk seansta çekingen davranabiliyor. Çocuk danışanlar ise burayı genellikle bir "doktor" olarak algılıyor. Yetişkinlerde ise genellikle bilinçli bir hazır bulunuşluk görüyoruz; ne istediklerini ve nasıl bir süreç yaşayacaklarını biliyorlar. 

Danışanların terapötik sürece uyum sağlamaları yaş gruplarına göre önemli farklılıklar gösteriyor. Özellikle ergen danışanlarda farklı dinamikleri gözlemliyoruz.

Genç danışanlarımız ilk görüşmelerde belirgin bir çekingenlik sergileyebiliyor. Bu tamamen normal bir tepki, çünkü, terapi sürecinin nasıl işlediğini bilemiyorlar. Karşılaşacakları durumu tam olarak kestiremiyorlar. Çoğu zaman terapi ofisini geleneksel bir doktor muayenehanesi gibi algılıyorlar.

Yetişkinlerde ise durum farklı. Terapiye daha bilinçli ve hazırlıklı geliyorlar. Sürecin işleyişi hakkında önceden fikir sahibiler. Kendi ihtiyaçlarını ve beklentilerini daha net ifade edebiliyorlar

Bu farklılıklar, danışanların gelişimsel dönemlerine ve psikolojik hizmetler hakkındaki ön bilgilerine bağlı olarak şekilleniyor. Amacımız, tüm yaş gruplarına kendilerini rahat hissedecekleri bir terapi ortamı sunabilmek.

 

Zorlu yaşam şartları karşısında insanlara ne tavsiye edersiniz?

Öncelikle, sorunun kaynağını fark etmek çözümün yarısıdır. Stresinizin veya mutsuzluğunuzun nedenini anlamalısınız. Bakış açınızı değiştirmek, davranışlarınızı da dönüştürecektir. Örneğin, bir şey sizi öfkelendiriyorsa, belki de yanlış bir perspektiften bakıyorsunuzdur. Farkındalık, değişim için ilk adımdır. 

Gerçek dönüşümün anahtarı, önce kendimizi tanımaktan geçer. Her birey biricik olsa da, bazı evrensel gerçekler var:

Farkındalık: Kişinin önce kim olduğunu ve yaşadığı sorunun kaynağını anlaması gerekir. Bir günlük stresin altında yatan asıl neden nedir? Bunu keşfetmek, çözümün yarısıdır.

Bakış Açısı: Çoğu problem aslında perspektifle ilgilidir. Yanlış davranışlar genellikle yanlış bakış açılarından kaynaklanır. Bakış açımızı değiştirdiğimizde, davranışlarımız da doğal olarak dönüşür.

İçsel Yolculuk: Sorunları çözebilmenin yolu, dışarıda değil içimizdedir. Kendimizi ve tepkilerimizi anladığımızda, çözümler kendiliğinden ortaya çıkar.

Unutmayın: "Bir problemi doğru tanımlamak, onu yarı yarıya çözmek demektir." Bu nedenle önce kendinizi ve sorunlarınızın kökenini anlamaya zaman ayırın. Gerisi zaten gelecektir.

 

En sık karşılaştığınız problemler neler?

Yetişkinlerde öfke patlamaları, mutsuzluk ve tükenmişlik sendromu öne çıkıyor. Toplumda bir "doyumsuzluk" hâkim. Her şeye kolay ulaşıyoruz, ancak mutluluğu yakalamak giderek zorlaşıyor. İnsanlar, tüketim odaklı bir mutluluk anlayışına saplanıyor. 

Günümüzde yetişkinlerde en sık karşılaştığımız problemlerin başında öfke patlamaları ve derin bir mutsuzluk hali geliyor. Toplum olarak paradoksal bir durumla karşı karşıyayız: Nesneleri elde etmek hiç olmadığı kadar kolaylaşırken, mutluluğa ulaşmak giderek zorlaşıyor.

İnsanlar artık sabretmeyi ve çaba göstermeyi unutuyor. Her şeyin anında elde edilebileceği yanılgısı, mutluluğu da satın alınabilir bir meta gibi görmelerine neden oluyor. Oysa gerçek mutluluk, emek ve içsel yolculuk gerektirir.

Bu durum bir kısır döngüye dönüşüyor. Kolayca elde edilen şeyler doyumsuzluğa yol açıyor. Doyumsuzluk mutsuzluğu besliyor. Mutsuzluk ise öfke patlamaları ve tükenmişlik sendromu olarak karşımıza çıkıyor

Modern yaşamın bu yaygın sorunlarıyla başa çıkmanın yolu, yeniden sabretmeyi öğrenmekten ve içsel değerlere yönelmekten geçiyor.

 

Peki bu durumda sihirli bir formül var mı?

Herkesin içinde bir cevher var aslında. Önemli olan, o içsel motivasyonu keşfetmek. Hedeflerinizi belirleyip, kendinize inandığınızda değişim kaçınılmaz. Farkındalık, her şeyin başlangıcı.

Aslında her insanın içinde bir potansiyel var. Sihirli formül dediğimiz şey de tam olarak bu: Kişinin kendi iç kaynaklarını keşfetmesi. Buna "içsel motivasyon" diyoruz - kişinin kendi yeteneklerinin farkına varması, hedeflerini belirlemesi ve bu yolda ilerleme gücünü kendinde bulması.

Şuna kesinlikle inanıyorum: Bir insan farkındalık kazandığında, değiştiremeyeceği veya başaramayacağı hiçbir şey yoktur. Ancak elbette her şey o ilk adımla, yani "farkına varmak"la başlıyor. Kişi kendini tanıdıkça, güçlü yönlerini keşfettikçe, aslında tüm cevapların kendi içinde olduğunu görüyor. Bu içsel yolculuk, gerçek dönüşümün temelini oluşturuyor.

 

Toplumsal düzeyde neler yapılmalı?

Psikolojik destek, lüks bir hizmet olmaktan çıkmalı. Devlet, hastanelerde ve aile sağlığı merkezlerinde daha fazla psikolog istihdam etmeli. Ruh sağlığı, genel sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır.

Psikolojik destek ihtiyacı toplumumuzda giderek artıyor ve bu sadece klinik vakalarla sınırlı değil. Modern yaşamın getirdiği stres, ilişki sorunları ve kişisel gelişim ihtiyaçları nedeniyle herkes hayatının bir döneminde psikolojik destek alabilir. Ancak ne yazık ki bu hizmetler giderek lüks haline geliyor.

Meslektaşlarımızla sıkça konuştuğumuz bir konu var: Devletin bu alanda daha aktif rol alması gerekiyor. Özellikle:

- Hastanelerde ve aile sağlığı merkezlerinde psikolog kadrolarının artırılması

- Psikolojik danışmanlık hizmetlerinin temel sağlık hizmetleri kapsamına alınması

- Toplum ruh sağlığı merkezlerinin yaygınlaştırılması gerekiyor.

Bu önlemler sayesinde psikolojik destek, sadece belirli bir kesimin değil, toplumun tüm katmanlarının ulaşabileceği bir hizmet haline gelebilir. Unutmayalım ki ruh sağlığı, genel sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır ve devletin bu konuda sorumluluk alması gerekmektedir. 

 

Mesleki olarak karşılaştığınız zorluklar var mı?

Aslında mesleğin ilk yıllarında daha fazla zorlukla karşılaşıyorduk. Tecrübe kazandıkça, olaylara yaklaşımımız da değişti - artık problemleri daha pratik çözebiliyoruz. Şu an spesifik olarak "zorluk" diye nitelendirebileceğimiz şeyler pek yok. Çünkü zamanla bu durumları mesleğin doğal bir parçası olarak görmeye başladık.

Tabii "zorluk"tan ne kastettiğinize bağlı olarak bu değişebilir. Ancak şunu söyleyebilirim ki, mesleki deneyim arttıkça, eskiden zor gelen pek çok şey artık rutinimizin bir parçası haline geldi. Bu da aslında profesyonel gelişimin doğal bir sonucu.

 

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Ruh sağlığının önemini her fırsatta vurgulamak istiyorum. İnsanlar fiziksel sağlıklarına nasıl özen gösteriyorlarsa, ruh sağlıklarına da aynı özeni göstermeliler. Unutmayın, psikolojik destek almak bir zayıflık değil, aksine kendinize verdiğiniz değerin bir göstergesidir.  

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve mersindesonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.