Faiz indirimleri teoride kredi maliyetlerini düşürerek yatırımı teşvik etmesi beklenirken, uygulamada bankacılık sektörü bu düşüşleri kredi faizlerine yansıtmamakta, aksine krediye erişim her geçen gün daha da zorlaşmaktadır.
Sanayicimiz, iş insanlarımız, üretmek, istihdam sağlamak ve ihracat yapmak istemektedir. Ancak üretim çarklarını çevirmek için ihtiyaç duydukları finansmana ulaşmakta büyük sıkıntı yaşamaktadırlar. Ticari kredilere uygulanan yüksek faiz oranları, ek teminat talepleri ve sıkılaşan kredi politikaları, özellikle KOBİ’ler başta olmak üzere tüm reel sektörü ciddi şekilde zorlamaktadır.
Faiz indirimiyle birlikte bir rahatlama beklentisi oluşmuşken, bankaların bu indirimi dikkate almadan kendi risk algılarına göre hareket etmeleri, ekonomik büyümeyi doğrudan olumsuz etkilemektedir. Finansmana erişimin zorlaştığı bu ortamda, yatırım kararları ertelenmekte, işletmeler nakit akışlarını yönetmekte güçlük çekmektedir.
Bu noktada çağrımız hem kamu otoritelerine hem de bankacılık sektörüne yöneliktir:
Merkez Bankası’nın politikaları ile reel sektörün ihtiyaçları arasında köprü kurulmalı, bankalar da bu sürecin bir parçası olarak sorumluluk almalıdır.

Faiz indiriminin piyasa kredi faizlerine yansıması sağlanmalı, krediye erişim kolaylaştırılmalıdır. Aksi halde alınan kararlar reel ekonomiye yansımadan sadece kâğıt üzerinde kalacaktır.
Unutulmamalıdır ki üretim durursa ekonomi durur. Biz sanayici ve iş insanları üretmeye, yatırım yapmaya, istihdam sağlamaya hazırız. Ancak sürdürülebilir bir büyüme için finansmana erişim en temel ihtiyaçtır.

Ekonomik kararların, sahadaki etkileri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor, tüm paydaşları ortak akılla çözüm üretmeye davet ediyoruz.