EKMEN: AKADEMİK PERSONEL ÜCRETLERDE İYİLEŞTİRME BEKLİYOR!

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, ekonomik krizle birlikte maaşları buharlaşan akademisyenlerin sorunlarını Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) gündeme getirdi. TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Ekmen, Akademik Dayanışma Platformu'nun Aralık 2024 raporuna dikkati çekerek, akademik personelin maaş ve özlük hakları hakkında beklentileri tek tek sıraladı. 

 

SON 5 YILDA AKADEMİK PERSONEL MAAŞLARI BUHARLAŞTI 

Ücretlerin alım gücündeki düşüşle, Akademisyenlerin, bilimsel çalışma yapmak bir yana temel yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamakta dahi zorlandıklarını söyleyen Ekmen, 2014 yılında ücretlere yapılan zamla ekonomik şartların kısmen iyileştirildiğini hatırlatarak, iktidarın uzunca bir süredir akademik personeli görmezden geldiğini belirtti. Ekmen, “Süreç içerisinde değişik meslek gruplarına yapılan zamlar nedeniyle akademik personel, maaşlarına denk kabul edilebilecek meslek gruplarından da geriye düşmüşlerdir. Ayrımcı maaş artışları ve yüksek enflasyon nedeniyle akademik maaşlar çok ciddi bir şekilde gerilemiştir. Denk memur maaşları, asgari ücret, dolar kuru, yoksulluk sınırı gibi pariteleri baz aldığımızda göreceli iyi olan akademik personel maaşları son beş yılda iyice buharlaşmıştır” diye konuştu. 

 

BİR AŞÇI PROFESÖRDEN DAHA FAZLA MAAŞ ALIYOR!

Ekmen, akademik personel maaşlarının asgari ücrete oranla düştüğüne dikkati çekerek, "Bir profesörün maaşı 83 ila 86 bin lira arasındadır. 2014 yılı artışını baz aldığımızda araştırma görevlilerinin maaşı 3.89 asgari ücret seviyesinde iken, bugün 3.21 seviyesine düşmüştür. Bu ne anlama geliyor biliyor musunuz? 'Benim eğitimde gözüm yok. Ben işimi yapayım, ailemi iyi geçindireyim' diyen bir duvar ustası, bir baş aşçı, iş makinesi operatörü bugün bir profesörden daha yüksek maaş almaktadır. Ama unutmayalım ki biz bir duvar ustasından, bir iş makinesi operatöründen Türkiye'nin yarınları için çağ atlatacak bir icat, bir gelişme beklemiyoruz. Bunu bir profesörden bekliyoruz. Bir ARGE uzmanından bekliyoruz. Bir doçentten, bir araştırma görevlisinden bekliyoruz” ifadelerini kullandı. 

 

AKADEMİSYENLERİN BİRİNCİ TALEBİ MAAŞLARININ İYİLEŞTİRİLMESİ

Bu ücretler nedeniyle akademiye ilginin azaldığını dile getiren Ekmen, akademisyen maaşlarının dolar karşısında ciddi bir değer kaybı yaşadığının altını çizdi.  Ekmen; “Maaşlar artmadığı zaman, beyin göçü yaşanır. Akademiye ilgi azalır. Durağanlık başlar. Akademisyenlerin birinci talepleri, maaş iyileştirmesi, akademisyen taban maaşı oluşması ve bunun en az 2 yoksulluk sınırına denk düşmesidir. Akademisyenlere akademik yıl açılışında asgari ücret kadar destek verilmesi, uluslararası kongrelere katılım için sınırlı süreli de olsa yeşil pasaport verilmesi, ek ders ücretlerinin 5 kat ve ek göstergenin 1000 baz puan artırılması talepleri var."

 

PROFESÖR MAAŞI BUHARLAŞTI

Profesörlerin maaşlarında yaşanan düşüşü yılara göre rakamlarla açıklayan Ekmen, “Asgari ücretle karşılaştırıldığında 2014 yılında bir profesörün maaşı 6.64 asgari ücret iken bugün 4.92’ye düştü. Asgari ücretle kıyasla yüzde 25'lik net bir gerileme söz konusu. Bugün için bir profesörün 2024 Kasım ayı maaşı 83 bin lira 86 bin arasında değişmektedir. Temmuz 2004'ü baz aldığımızda 2 bin 787 dolar olan profesör maaşı bugün 2 bin 432 dolara düşmüştür. Bu 10 yılda da Amerika'da dolar enflasyonu yüzde 15'in üzerinde seyretmiştir. Bir araştırma görevlisinin maaşı 1630 dolardan 1585 dolara düşmüştür. Dolar enflasyonunu bir kenara koyalım. Türkiye'de reel enflasyon döviz kurunun çok üstünde seyretmiştir ve seyretmektedir. Bu da maalesef satın alma gücünde ciddi gerileme demektir” dedi. 

 

YOKSULLUKLA MÜCADELE EDENDEN BİLİM BEKLEYEMEYİZ

Araştırma görevlilerinin maaşlarında yaşanan reel düşüşe dikkati çeken Ekmen, şöyle devam etti; “Araştırma görevlilerinin maaşları 2014 yılı temmuz ayındaki iyileştirmeyle birlikte 3,89 asgari ücret miktarına tekabül etmekteyken, bugün bu oran 3.21'e düşmüştür. 2019 yılı Kasım ayını baz aldığımızda yoksulluk sınırına oran 0.92. Yani o zaman bile yoksulluk sınırının altında maaş alınmış. Biz bu arkadaşlardan bilim üretmelerini, yenilik yapmalarını, icat yapmalarını, dünyadaki gelişmeleri takip etmelerini, Türkiye'yi bugünün değil yarının dünyasıyla yarıştırmalarını bekliyorken; yoksulluk sınırının altında aldıkları maaş bugün 0.81 oranına kadar düşmüştür.”

 

9 BİN LİRA BURS 2 BİLET PARASI

Doktora burs ücretlerinin 9 bin liraya çıktığını hatırlatan Ekmen, “9 bin liraya gidiş dönüş İstanbul-Batman bileti alabilirsiniz. 8 bin liraya İstanbul'a gitti. Nerede yatacak bu arkadaşımız! Ne yiyip ne içecek! Sadece bir seyahatten bahsediyoruz” şeklinde konuştu. 

 

ÜNİVERSİTELER DRAMATİK BİR DÜŞÜŞTE 

Türkiye’deki üniversitelerin son dönemde dramatik bir şekilde dünya standartlarından geriye gittiğini söyleyen Ekmen, öğrenci ve mezunların kalitelerinin de düştüğünü vurguladı.  Ekmen, Bürokratik işleyişler, maaş düzenlemeleri kariyer yapmayı teşvik etmiyor. Kariyer yapmak ta pahalı. Mesleki gelişme olmuyor, adam mezun olduğu yerde kalıyor. 40 yıl önceki yerinde kalan meslek mensuplarıyla hepimiz karşılaşmışızdır” diye konuştu.

 

12 BİN AKADEMİSYEN TÜRKİYE’Yİ TERK ETTİ

Maaşlar ve özlük haklarının beyin göçünü arttırdığını ifade eden Ekmen, Chicago Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Prof. Dr.Ufuk Akçiğit'in yapay zeka destekli olarak 2023 yılında hazırladığı rapora dikkati çekerek, “2023 yılında yapılan araştırmaya göre, en az 12 bin akademisyen Türkiye'yi terk etmiştir. Bu maaş politikası devam ettikçe bunların Türkiye'ye dönüşü de söz konusu değildir. Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Bakanlar zaman zaman çağrı yapıyorlar ama bu maaşlarla, bu imkansızlıklarla, bu insanlar Türkiye'ye nasıl dönsünler! Tabii ki Türkiye dışına çıkmanın hukuk, demokrasi, adalet ve Türkiye'deki toplam yaşam kalitesizliği ile ilgili boyutları var ama böyle maaşlar verirsiniz ki insanlar bu maaşların nesine gelsinler?” ifadelerini kullandı. 

 

 

 

AKADEMİYE İLGİ AZALIYOR

Ekmen son beş yılda üniversite araştırma görevlisi sayısının %25 azaldığını hatırlatarak “Deva Partisi Genel Başkan yardımcısı Profesör Dr. Ahmet Burçin Yereli’nin de derlemiş olduğu rakamlara göre, yüksek lisans ve doktora seviyesinde eğitime başvurularda belirgin bir düşüş yaşanmaktadır” dedi. 

 

İLK 500’DE ÜNİVERSİTEMİZ YOK!

Türkiye’nin ARGE, inovasyon faaliyetlerinde de gerilediğini aktaran Ekmen, ODTÜ Üniversitesi eski Rektörü Ural Akbulut’un hazırladığı 2024-2025 URAP Türkiye sıralamasına dikkati çekerek, “Türkiye’nin dünya sıralamasında ilk 1000'de sadece 9 üniversitesi var. İlk 500'de üniversitemiz yok. 2016'da ilk 1000’de 18 üniversitemiz vardı. 2011 yılında ise 20 üniversitemiz ilk 1000’deydi. Yine 2011’de ilk 500’de 3 üniversitemiz vardı. Bugün ilk 500'de hiç üniversite yok maalesef… İnovasyonda Avrupa Komisyonu üyelerinin 2024 sıralamasına göre 32 sıradayız. Bizden geride 9 ülke var. Karadağ, Bulgaristan, Makedonya, Arnavutluk, Romanya, Bosna-Hersek, Ukrayna ve Moldova. Biz bu ülkelerin liginde miyiz? Nüfusumuzla, akademik kapasitemizle, bizim bu listenin başında olan İsviçre, Danimarka, İsveç ve Finlandiya ile yarışamazsak bile İngiltere ile, Almanya ile, Fransa ile yarışmamız gerekmiyor muydu?” diye sordu. 

 

TÜRKİYE AR-GE YATIRIMLARINDA SINIFTA KALDI

Gayri safi hasılaya oranla Avrupa Birliği ülkelerinin ARGE yatırımları sırlamasını aktaran Ekmen, Türkiye’nin söz konusu sıralamada sondan 3’üncü sırada yer aldığını ifade  ederek,şöyle devam etti; “Türkiye'nin gerisinde Romanya, Letonya, Hırvatistan var. Liste başında ise Finlandiya, İsveç, Danimarka, Avustralya var. Orta yerlerde Fransa, Almanya, İngiltere, Hollanda, İtalya var. Hiç olmazsa bu ülkelerle rekabet etmemiz gerekiyordu. Gazeteci Naki Bakır'ın yazısında aktardığı veriye göre Avrupa Birliği'nde ARGE için kişi başına 276 euro ayrılırken Türkiye'de bu rakam 45 eurodur. Biz bu şekilde mi Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesine çıkartacağız? DEVA Partisi Balıkesir Milletvekilimiz Burak Dalgın şu verinin vurgulanması gereken bir veri olduğunu tembihledi. ARGE harcamalarının yüzde 52'si özel sektör, üniversitelerin payı ise yüzde 12. Üniversitelerimiz Türk özel sektörünün öncüsü olması gerekirken gerisinde kalmış durumda.”

 

TÜM DESTEKLER GÜNCELLENSİN

Üniversitelerin tabela üniversitesine dönüştüğünün altını çizen Ekmen, akademisyenlerin taleplerini tek tek sıralayarak, “Akademik personellerin birinci talepleri maaş iyileştirmesi, akademisyen taban maaşı oluşturularak, bunun en az iki yoksulluk sınırı ücretine denk düşmesi. İkincisi, her akademisyene öğretim yılı açılışında en az bir asgari ücret kadar eğitim-öğretim yılı açılış ödeneğinin verilmesi. Üçüncüsü, TÜBİTAK başta olmak üzere devlet kurumlarının ve üniversitelerinin yurt içi ve yurt dışı konferanslar ve kongreler için ayırdıkları ödeneklerin son 5 yılda yaşanan ekonomik facia dikkate alınarak güncellenmesi. Dördüncüsü uluslararası kongrelere katılım için akademisyenlerin gerekirse kongre dönemiyle sınırlı bir şekilde yeşil pasaporta erişiminin kolaylaştırılması. Avrupa ile yaşanan vize sorunlarına karşı bu talep önemlidir. ” değerlendirmesinde bulundu. 

 

VAKIF VE DEVLET ÜNİVERSİTELERİ ÜCRETLERİNİN DENKLİĞİ YAKINDAN TAKİP EDİLSİN

Araştırma, teşvik, geliştirme ödenekleri, üniversite ödeneği, yüksek öğretim tazminatı, makam tazminatı, kira ve aile yardımı, bayram ikramiyesi gibi kalemlerle akademik personelin desteklenmesi gerektiğine vurgu yapan Ekmen, devlet üniversiteleri ile vakıf üniversiteleri arasında maaşların denkleştirilmesinin yakından takip edilmesi gerektiğini söyledi. 

 

100 MİLYON DOLAR BURSTAN VAZGEÇİLSİN 

Türkiye’nin yurt dışına burslu öğrenci gönderdiğini hatırlatan Ekmen, söz konusu öğrencilere verilen bursun daha sonrasında döviz bazlı geri alındığını belirterek, şunları kaydetti; “Döviz kurlarındaki son beş yılda yaşanan on-oniki katlık artışları göz önüne aldığımızda bu arkadaşlar büyük bir mağduriyet yaşadılar. Yurt dışı bursiyerlerin almış oldukları burslar Türkiye'deki gelirlerine uygun bir şekilde denkleştirilmeli. Mümkünse de devlet bütçesi içerisinde 100 milyon dolarlık bu kalemden uygun formüllerle mesela kamu hizmeti taahhüdü karşılığında vazgeçilmeli.”

 

YETKİLİLERE SESLENDİ: AKADEMİSYENLERİN ÇIĞLIĞINI DUYUN 

Ekmen, konuşmasının devamında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin, Çalışma Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan, YÖK Başkanı Erol Özvar, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Şahin Atay'a seslenerek, “Akademisyenlerin çığlığını duyun, taleplerini hayata geçirin. Üniversiteler bitmiş vaziyette. Bu gidişle eğitim, Türkiye'nin istihdam, inovasyon, yenilik ve çağın gereklerini gereklerinin zorunlu olarak ihtiyaçlarını karşılayamayacak bir eğitime dönüşecektir” değerlendirmesinde bulundu.